Solculuk Nedir? Aşırı Sol Görüş Nedir? Sol Görüşlü Partiler

Gerçek Solculuk Nedir? Solcular Nasıl Davranır? Sol Partilerin Özellikleri… Sizin İçin Anlaşılır Bir Şekilde Araştırdık…

Sol, devrim demektir. Fransız kent soyluların, toplum katmanlarının alt sıralarında yer alan işçi ve köylülerle beraber gerçekleştirdikleri devrim, toprak soylular ile ruhban kesimin tüm ayrıcalıklarının ve haksız kazanımlarının ortadan kaldırılmasını amaçlar. Solculuk, her vatandaşın kanunlar önünde eşit olduğunu kabul eder. Hatta sosyalistler ve komünistler her vatandaşın eşit olduğunu söylerler. 1789 yılında başlayan devrim, 1791 yılında Kral 16. Louis’nin giyotinle infaz edilmesi sonrasında 1792 yılından1802 yılına kadar, İngiltere başta olmak üzere diğer tüm monarşilerle savaşmak zorunda kalmıştır. Devrimin koruyuculuğunu üstlenen Napoleon dönemi boyunca da süren bu savaşlar 1815 yılında Fransızların, Belçika Waterloo’da Prusya ve İngiliz ordularına yenilmesiyle son bulmuştur. Savaş alanlarında yenilse de “eşitlik, kardeşlik, özgürlük” mottosu, başta Avrupa olmak üzere tüm dünyayı etkilemiştir. Fransız devriminin düşünsel ürünü olan milliyetçilik sonraki yıllarda İmparatorlukların dağılmasına sebep olan bir fikri akım olmuştur. Sol kavramını tam anlamıyla anlamak için 1789 da başlayan ve 1871 Paris Komünü ile biten süreçte, sanayileşmesini tamamlayan Avrupa’nın toplum yapısını oluşturan kitlelerin yeniden tanımlandığını bilmek gerekir.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Rusya ve Çin’in başı çektiği komünist devletler ile diğer kapitalist devletler arasındaki mücadele “soğuk savaş” olarak adlandırılmıştır. Türkiye ise Kore Savaşı sonrasında Kuzey Atlantik Paktına üye olarak tarafını seçmiştir. Tarafını seçtiği an itibariyle de kendisini bu ideolojik savaşın içinde bulmuştur. Ülkemizde 1960 Askeri Darbesi ve sonrasında kabul edilen 1961 Anayasası ile Demokrat Parti’nin Cumhuriyet devrimleri üzerindeki tahribatı önlenmek istenmiş, ancak bu sefer de Türk demokrasisinde askeri darbeler ve muhtıralar dönemi başlamıştır. Bu darbenin cumhuriyet devrimlerini korumak için yapılmış olması gerekçesi ise sol damgasını yemiştir. Cunta döneminde ordudaki milliyetçi subaylar da Anayasanın %61 oy ile kabul edilmesini cuntanın hedefine ulaşmadığı şeklinde yorumlamıştır. Yapılan ilk seçimde bu kez sağcı Demokrat Partinin mirasçısı Adalet Partisi’nin, Adnan Menderesin idamıyla çok yüksek bir tepki oyu alarak iktidar olmasıyla doğrulanmıştır. Bu anayasa ile sağlanan seçim ortamında, 13 Şubat 1961 tarihinde kurulan ve aşırı sol parti konumundaki Türkiye İşçi Partisi, 1965 genel seçimlerinde 54 ilde %3 oy alarak 15 milletvekili ile mecliste yer alabilmiştir. 12 Mart 1971 Muhtırası, 1961 anayasanın aşırı özgürlükçü kısımlarını budarken, sağ ve solun kardeşkanı dökeceği ülkenin iç savaş noktasına gelen terörle tanıştığı 1970’li yılların kapısını açmıştır.

 

Türk siyasetinde seçimlerde sol görüşlü seçmenin oylarının toplandığı Cumhuriyet Halk Partisi 1973 seçimlerinde %33 oy alarak sandıktan birinci parti olarak çıkmıştır. Ancak iktidar olabilmek için Milli Selamet Partisi ile koalisyon kurmak zorunda kalmıştır. Bu hükümet 1974’de yapılan Kıbrıs Barış harekatın iki aşamada yapmış olmasına rağmen partiler arası anlaşmazlık sebebiyle Eylül 1974’de dağılmıştır. 1978 yılında yapılan seçimlerde ise Bülent Ecevit liderliğinde %41,4 ile sandıktan birinci parti olarak çıkmıştır. Ancak yine tek başına iktidar olamamıştır. Bülent Ecevit 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yasaklı olması sebebiyle 14 Kasım 1985 tarihinde eşi Rahşan Ecevit’e kurdurduğu Demokratik Sol Parti’yi eşi 6 Eylül 1987 de siyasi yasakların kalkması ile devralarak partinin başına geçmiş ve 20 Ekim 1991 seçimlerinde barajı aşarak 7 milletvekili ile birlikte Meclise 11 yıl aradan sonra Zonguldak milletvekili olarak dönmüştür. Ancak Eylül 1992’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin tekrar kurulmasıyla çeşitli istifalarla 4’e düşen milletvekili sayısı, 24 Aralık 1995 erken genel seçimlerinde 76’ya yükselmiş ve Demokratik Sol Parti solun en büyük partisi konumuna gelmiştir.

 

Bülent Ecevit’in dürüst kişiliği ve DSP’nin yolsuzluğa bulaşmamış yapısı toplumda heyecan, umut ve güven yaratmışken, böyle bir ortamda terör örgütü PKK’nın başının Kenya’da CIA ve MİT’in ortak operasyonu ile yakalanması da olumlu atmosferi pekiştirerek, 1999 Seçimleri’nde DSP’yi birinci parti, Bülent Ecevit’i ise siyasi yaşamında beşinci kez Başbakan yapmıştır.

 

Türk seçmeninin koalisyon hükümetleri ile hatırladığı 1970’li yıllar ve 1990’lı yıllardaki koalisyonların ülkenin yapısal sorunlarını aşamaması ve krizlerle ivmesi kesilen, fakirleşen bir ekonomi bugün 2002 ile başlayan çok kısa bir süre sekteye uğrayan Adalet ve Kalkınma Partisi‘nin tek parti iktidarını getirmiştir ve sürdürmektedir. Son genel seçime katılan partilere bakıldığında ise 1980 ve 90’lı yıllardaki tüm sağ ve sol partilerin artık siyasi arenada olmadıklarını ya da liderlerinin gidişi sonrası eski oy oranlarına hiç ulaşamayarak Meclise giremedikleri görülecektir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.