Devrimci Halk Kurtuluş Partisi(DHKP-C)Nasıl ve Kim Kurmuştur
Dhkp-C Örgütü Hakkında Tüm Bilgiler … Dhkp-C Nasıl Kurulmuştur? Dhkp-C Nerede Kurulmuştur? Dhkp-C Örgütünün Amacı Nedir?
Bildiğiniz üzere komünizmin, Troçki’nin ve Lenin’in kalesi SSCB dağılalı ve kapitalizme karışalı çok uzun zaman oldu. Komünizm güzel bir hayaldi, ancak ne yazık ki kapitalizme yenik düştü. Ancak Türkiye’de hala Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi gibi yasadışı sol örgütler insanlık dışı eylemleriyle, aslında tamamen komünizme ters düşerek hareket ediyorlar ve anarşik komünizmi canlı tutmaya çalışıyorlar. Bugün Türkiye, ABD, İngiltere, İrlanda ve Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde bulunan, liderlerinin başına Amerika tarafından 3 milyon $ ödül konulan ve 30.Mart.1994 tarihinde yasadışı Devrimci Sol örgütünün partileşme kararı alması sonucu, Dursun Karataş liderliğinde kurulan yasadışı Marksist Leninist sol terör örgüt DHKP-C, Dursun Karataş’ın ölümünden sonra da yasadışı eylemlerine devam etme kararı aldı. İki bölümden oluşan yasadışı örgütte, parti yani DHKP siyasal faaliyetler ve propagandadan, cephe yani DHKC ise yasadışı askeri örgütlenme ve silahlı eylemlerden sorumlu bulunuyor. DHKP-C bugün Türkiye için büyük tehdit oluşturan yasadışı bir terör örgütüdür ve tüm eylemleri insanlık olarak kabul edilemez niteliktedir.
DHKP-C kuruluş amacı olarak; Türkiye’de bulunan anayasal düzeni, silahlı savaş ile yıkarak Marksist Leninist ilkelere dayalı Devrimci Halk İktidarı kurmak olarak açıklamıştır. Kurulduğu günden beri yasadışı ve özellikle yankı uyandıran terör eylemlerini gerçekleştiren örgüt, 1996 yılında Ümraniye cezaevinde çıkan çatışmada öldürülen 4 DHKP-C üyesine karşı gerçekleştirdiği Özdemir Sabancı suikasti, Gazi mahallesinde çıkartılan yasadışı ayaklanmalar ve F Tipi cezaevlerinin oluşumuna karşı gerçekleştirdiği ve pek çok insanın hayatını kaybettiği ölüm oruçları ile adını duyurmuştur.
Her muhtıra ve ihtilalde olduğu gibi, 1971 muhtırasının ardından da sağ veya sol diğer birçok örgüt ve hareket gibi DHKP-C’nin bugün devamı niteliğinde olduğunu iddia ettiği THKP-C dağılmış ve örgütün lideri Mahir Çayan, Mardin Kızıldere’de çıkan çatışmada hayatını kaybetmişti. Aynı dönemde, örgütün diğer militanları da tutuklanmış ve cezaya çarptırılmıştı. Fakat 1974 yılında kurulan CHP-MSP koalisyonu tarafından çıkartılan genel afla serbest kalan militanlar, aralarında Dursun Karataş’ın da olduğu bazı önemli isimlerle Devrimci Gençlik dergisini çıkarmaya başladı. Ancak İstanbul ve Ankara merkezli iki grup özellikle Mahir Çayan’dan kopuş olarak nitelendirilen aktif silahlı direnişi bırakma kararının ardından anlaşmazlıklara düşmüş ve ardından Devrimci Sol’u kurduklarını açıkladılar. İlk Merkez Komite’de yapılan iş bölümünün ardından daha sonra DHKP-C’yi kuracak olan Dursun Karataş kadrolaşma, bölgeler, gençlik sorumlusu ve genel siyasi sorumlu oldu. 1980 askeri darbesi sonrası ise, yine Türkiye’deki tüm siyasi parti ve örgütleri olduğu gibi Devrimci Sol da dağıtılmış ve Dursun Karataş da dahil olmak üzere örgütün bütün üst düzey kadrosu tüm militanlarla birlikte yakalanmış ve tutuklanmıştı. 1981 yılında askeri mahkemelerde açılan Devrimci Sol Davası’nda ise sanık sayısı 1223’ü bulmuştur. Ancak bu dönemde bile örgüt, yasadışı faaliyetlerine ara vermemiş, yeni Merkez Komitesi seçilmiş ve Niyazi Aydın örgütün sorumluluğunu üstlenmiştir.
Her ne kadar yasadışı terör eylemlerini Türkiye’de gerçekleştirse de ve DHKP-C Avrupa Birliği tarafından yasadışı terör örgütü olarak kabul edilse de terör örgütünün liderleri ve yöneticileri bugün İtalya, Almanya, Belçika, Hollanda ve Yunanistan gibi Avrupa ülkelerinde yaşamaktadır. 2008 yılında örgütün kurucu lideri Dursun Karataş‘ın ölümünün ardından, örgütte çıkan liderlik sorunu tam olarak çözülememiş, ancak 2014 yılında Yunanistan’da yakalanan Hüseyin Fevzi Tekin’in örgütün bugünkü kilit ismi ve lideri olarak kabul edildiği açıklanmıştır.
Yasadışı terör örgütünün Yunanistan‘da Lavrion, Kinesa ve Dileysi’de, ayrıca Lübnan ve Suriye‘de kampları bulunduğu ve örgüt militanlarının buralarda eğitim gördükleri sanılmaktadır, ancak örgüt Suriye rejimi ile bir ilişkisi olduğunu, militanlarının Esad rejimi ile beraber savaştığını ve Suriye’de eğitim kampları bulunduğunu, yaptığı açıklamalarla kesin bir dille reddetmiştir.