Beslenme Alışkanlıklarımızın Sağlığımıza Etkisi

Modern hayat getirdiği teknolojik imkanlarla her ne kadar önemli kazanımlar elde etmemizi sağlasa da; maalesef günlük hayatın koşuşturmacaları, stres, insanın doğadan uzaklaşması, beslenme alışkanlıklarının tek düze olması, sürekli atıştırmalıklar şeklinde ayak üstü fast food beslenmeye yönelinmesi, yediğimiz yiyeceklerin doğal olmaktan uzak olması bizlerin aynı zamanda çeşitli hastalıklarla mücadele etmemize de zemin hazırlıyor.

Son yıllarda hemen hemen hepimizin çevresinde kalp ve damar, karaciğer, böbrek, mide ya da kanser hastalıklarına yakalanan bir yakınımız ya da uzaktan tanıdığımız biri olmuştur. Yapılan araştırmalar ve bilim insanlarının ortaya çıkardığı sonuçlar bize göstermiştir ki bu hastalıkların birçok nedeni (stres, genetik yapı, çalışma ortamı vb.) olmakla birlikte beslenme alışkanlıklarımız da bu hastalıkların oluşmasında önemli bir etkendir. Sağlıksız beslenmenin neden olduğu kalp ve damar hastalıkları, damar tıkanıklıkları, bunun yanında yine beslenme alışkanlıklarımızın neden olduğu karaciğer yağlanması, karaciğer yetmezliği, beslenmenin doğrudan etkilediği böbrek ve mide hastalıkları bunlardan bazılarıdır. Biliyoruz ki kanser hastalıklarını tetikleyen birçok etken olmakla birlikte beslenme alışkanlıklarımız da en önemli nedenlerden birisidir.

Peki beslenme alışkanlıklarımız tetiklediği sadece bu tür hastalıklar mı? Tabi ki hayır! Günlük hayatımızda belki de çok sık karşılaştığımız baş ağrılarımızın, diş ağrılarımızı da en önemli sebebi beslenmeden geçiyor.

Örneğin tam gün mesai içindesiniz. Sabahtan akşama kadar koşuşturma içindesiniz. Bırakın stresten uzak bir iş ortamını günlük almanız gereken öğünleri bile sağlıklı bir şekilde alamıyorsunuz. Sabah koşuşturarak evden çıkıyor; ya elde simit servis bekliyor ya da trafikte aracınız içinde bir yandan birkaç lokma bir şeyler atıştırma telaşındasınız. Öğlen size ayrılan kısa molada uzun uzun beslenmeye ayıracak vaktiniz zaten olmuyor. Haliyle iş yerinizin çevresinde ayak üstü bir şeyler atıştırabileceğiniz yerlere gidiyorsunuz. Bunlar da çoğunlukla fast food tarzı mekanlar oluyor. Akşam eve dönüş; yorgunluk, bir yandan stres…Eğer kendinizi biraz iyi hissediyorsanız akşam yemeğine bir şeyler hazırlıyorsunuz. Fakat ya tam tersi ise o zaman da yine dışarıdan verilen siparişlerle günü tamamlıyorsunuz. İster kendiniz yapın, ister hazır alın bildiğiniz gibi akşam yemekleri en hafif yemekler olmalı. Yatmadan önce bütün uzmanların da sık sık vurguladığı gibi; aslında akşam yemeğimiz en çok dikkat etmemiz gerek öğün olmalı. Ancak maalesef başta da dediğimiz gibi böyle olmuyor. Tüm gün koşuşturma beslenme düzenimizi de altüst ediyor. Sonuçta ne mi oluyor; ağız ve diş sağlığımız bozuluyor. Diş çürükleri, diş eti hastalıkları daha sık görülmeye başlanıyor. O günlerde bütün o koşuşturma içinde aklımızda tek bir sorunun cevabı önem kazanıyor; diş ağrısına ne iyi gelir ? Bitmek bilmeyen diş ağrıları akabinde baş ağrılarına da neden oluyor. Bu iki ağrı birleşince günlük hayatımız iyice çekilmez olabiliyor. Bunlar toplumda o kadar sık karşılaşılan ağrılar ve rahatsızlıklar ki iş yerinizden sırf bu sebeple izin almanız bile zor olabiliyor. Baş ağrısına ne iyi gelir bir başka sorununuz oluyor. Mesainiz bitene kadar ve evinize ulaşana kadar kendinizce çözümler bulmakla geçiyor. Maalesef böyle durumlarda da sizi anlayan çok az insan çıkıyor.

Gördüğünüz gibi basit bir beslenme alışkanlığı bile başımıza neler açabiliyor. Bişey olmaz dediğimiz, bugün de böyle olsun dediğimiz anlar birikerek farklı sorunlara neden olabiliyor. Sonuçta olan yine bize oluyor. Vücut sağlığımız her geçen gün daha da bozuluyor. Hiç istemediğimiz hastalıklarla mücadele etmemize neden oluyor. Peki ne yapabiliriz dediğinizi duyar gibiyiz? Evet haklısınız iş yerinizdeki ortamı, hayatın stresini öyle birkaç tavsiyeyle geçiştirmek kolay olmuyor. Ancak bunlar var diye de beslenme alışkanlığınızı da böyle devam ettiremezsiniz. Bu alışkanlığın size yararı değil zararı olduğunu da görmelisiniz. Örneğin beslenme alışkanlığınızda yapacağınız çok küçük değişiklikler bile size çok şey kazandırabilir. Hepimizin sofralarının vazgeçilmezi belki de en çok tüketilen besin olan ekmekle başlayabilirsiniz. Malumunuz beyaz ekmeğin zararlarını bilmeyenimiz yok. Bunun yerine siyez unundan yapılan siyez ekmeğini tercih edebilirsiniz. Siyez unu faydaları saymakla bitmiyor. Ama en önemlisi siyez buğdayı genetiği değiştirilmemiş bir besindir. Haliyle beslenme alışkanlığımızda da çok önemli yer edinmeyi hak etmektedir. Ülkemizde Kastamonu’da yetiştirilen bu buğdayın geçmişi de on bin yıl öncesine kadar dayanmaktadır. Bu buğday lifli yapısı ve besleyici özellikleriyle sofralarınızda kesinlikle yer almalıdır.

Yukarıda verdiğimiz çok basit bir örnek. Sadece ekmek alışkanlığımızdaki ufak bir değişiklik. İnanıyoruz ki sizler bu ve buna benzer değişikliklerle hem beslenme alışkanlıklarınıza bir düzen getirecek hem de sağlığınızı korumuş olacaksınız.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.